Kur Artışının Maliyete Etkisi

KOBİ’ler ve e-ticaret sektörü, kur kaynaklı artıştan dolayı maliyet artış etkisini tam olarak yaşamaktadır.
Bu yazımızda kurlarda meydana gelen, öngörülmeyen oranda artışın maliyetlere ve ticarete olan etkisini ele almak istiyoruz. Geçmiş yazılarımızda vergide öngörülebilirlik konusunu ele alarak aslında kısmen yabancı yatırımcı açısından bu konunun kur içinde geçerli olduğunu hatırlatmıştık.
Belli bir süredir kurlarda yaşanan artış, T.C. Merkez Bankası’nın almış olduğu önlemler sonrası hariç olmak üzere, devamlı yükseliş trendinde bulunmaktadır. Bu alınan önlemler ciddi boyutta faiz artışlarını içerse de birkaç günlük kur azalışı haricinde yükseliş hüküm sürmüştür.
KOBİ’ler ve e-ticaret sektörü de kur kaynaklı artıştan dolayı maliyet artış etkisini tam olarak yaşamaktadırlar. Banka hesaplarında döviz kaynakları olan, döviz alacağı olan, eski kur ile üretilmiş stokları bulunan, döviz borcu az olan örnekler bu işten kar ederler ki genel yapımız böyle değildir.
İç talebin karşılanması olarak baktığımızda; ürettiği malı iç piyasaya satanlar ithalat kaynaklı olan girdileri sebebi ile maliyet artışlarını hemen fiyatlarına yansıtamadıkları için ya kar marjından kısacaklar ya da fiyat artışı sebebi ile pazarlarını başka ürünler lehine kaybedeceklerdir. Bunu yansıtabilecek olanların olduğu durumlarda ise ürünü satın alanlar çok zarar edeceklerdir. Yani kurlardan kaynaklı maliyet artışının etkisinde hem satıcı hem de alıcı zarar edecek olup sadece birkaç özel durumda olan kartel pozisyonlu, hangi fiyatı deklare etse alınmak zorunda olan ürünler kazanacaktır.
Aynı zamanda stoklarında daha önceki girdi maliyetleri ile üretmiş olduğu ürünler bulunanlar belli bir süreliğine aşırı kar edeceklerdir. Yeni maliyetler ile karşılaşana kadar stok ürünler satış pazarında yüksek fiyatlar ile alıcı bulacak ve hak etmediği bir oranda kar elde edeceklerdir. Tabii ki burada unutulmaması gereken, bu tip fiyat artışlarının ürüne olan talebin azalması durumunu getirdiği ve ürünlerin fiyatları yüksek olsa da satışları düşük olacağından satıcı genel giderleri için ihtiyacı olan nakit akışını karşılamak için bunu sürdüremeyecektir.
E-ticaret tarafında ise durum biraz daha özellik göstermektedir. E-ticaret firmaları çoğunlukla ürünü üretip satan değil, alıp satan firmalar şeklindedir. Yani yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumlarda malı üretenler maliyet artışlarını girdilerinin döviz ile olmasından dolayı takip edip pazarı da izleyerek tüketiciye yansıtma kararını almaktadırlar. Ancak e-ticaret firmaları ürünlerini yurt içinden alsalar da kurun maliyet artışından etkilenmekte, ürünlerini yurt dışından alsalar zaten ithalat bedelini döviz olarak ödeme durumundan dolayı kurun maliyet artışından etkilenmektedirler.
Hal ithalat tarafında böyle iken sektörde ihracatın çok yüksek tutarlarda oluşmaması nedeni ile dengeleme olamamaktadır. E-ticaret sektöründe yapılan ihracat türü mikro ihracat olmasından dolayı paket fiyatları düşük ama operasyon maliyetleri yüksek işlemlerdir. Yapılan bu işlemlerden dolayı kazanılan tutar bu yüksek kur dönemlerinde sadece kur farkı geliri olarak kayıtlara geçer ve kurlar oturduğu zaman devam edebilecek operasyonlar değildir.
Yukarıda yazdıklarımızdan da anlaşılacağı üzere kur artışı, üretim girdilerinin çoğunluğu ithal mallardan oluşuyorsa iç piyasaya satış sadece fiyat artışı ile sonuçlanmakta, ihracatta ise kar marjının düşük olduğu durumlarda sadece kur farkı geliri elde etmek gibi sürdürülemez yapısal olarak bozuk bir ticaret şeklini desteklemektedir. Burada merkez bankalarının esas görevi olan fiyat istikrarını sağlamak ön plana çıkacak, hem kurun hem de enflasyonun optimal birleşiminin ekonominin tüm kesimleri için fayda sağlayacağı açıktır.
Diğer e-ticaret köşe yazılarını okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Temmuz – Ağustos sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.