Birleşik Krallık’ta E-ticaret Yapmak
Birleşik Krallık’ta giyim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin ürün tedarik ettiği ülkelerin başında Türkiye, Portekiz ve Romanya geliyor
Geçtiğimiz yıl Eylül ayında Londra’ya taşındıktan sonra ilk hedefim hem gündelik hayata hem de iş hayatına adapte olmak için mümkün olduğunca etkinliğe katılmak ve insanlarla tanışmak idi. Şirket olarak hizmet vereceğimiz müşterilerin hedef pazarı Birleşik Krallık olacağı için tüm bakış açımızı Birleşik Krallık’ta yaşayan insanlara göre geliştirmemiz gerekiyordu. Londra’da geçirdiğim 5 aylık sürede katıldığım konferans ve fuarlar, tanıştığım girişimciler ve yatırımcılardan topladığım bilgiler sonucunda kafamda net olarak beliren şey şu oldu: Çok büyük ve gündelik gelişmelere göre kırılganlık gösteremeyen bu büyük pazarda doğru adımlar atan herkes e-ticaret yaparak büyüyebilir.
Türkiye imalat sanayi ve ihracat payında önemli bir yere sahip olan giyim sektörünü örnek alalım. Birleşik Krallık’ta önümüzdeki 5 yılda giyim sektörü pazarının yüzde 17 büyümesi ve 71,7 milyar dolara ulaşması öngörülmekte. Giyim sektörünün önemli bir kategorisi olan çocuk giyiminin pazar büyüklüğü 2015 verilerine göre 5,8 milyar dolar; ortalama ürün fiyatı ise 60 dolar. Çocuk giyim sektöründe dört binin üzerinde marka bulunuyor. Spor kıyafetleri pazarına baktığımızda 3,5 milyar dolar pazar büyüklüğü, pazarda yer alan 3.720 marka ve ortalama 73 dolar ürün fiyatı görüyoruz.
16-24 yaş aralığındaki genç tüketicilerin yüzde 58’i her ay bir kıyafet satın alıyor. Orta ve ileri yaş tüketicilerin satın alma kararlarını en fazla etkileyenler sırasıyla ödenen paranın karşılığı, alınan ürün, kalite ve fiyat geliyor. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde giyim kategorisinde internetten alışveriş pazarının yüzde 55 büyümesi bekleniyor.
Birleşik Krallık’ta giyim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin ürün tedarik ettiği ülkelerin başında Türkiye, Portekiz ve Romanya geliyor. Türkiye’nin 2017 yılı ihracat rakamlarına baktığımızda hazır giyim ihracatı, 2017 yılında yüzde 10,9 pay ile otomotivden sonra ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’de imalat sanayinin son 30 yılda kendini oldukça fazla geliştirmiş olmasıyla beraber markalaşma konusunda aynı başarıyı gösterdiğini söyleyemeyiz.
Geçtiğimiz 6 ay içerisinde farklı bir ülkede yaşama deneyimi, bana markalaşma denilen sürecin global anlamda aslında ne kadar zor olduğunu gösterdi. Farklı bir ülkede farklı kültürlerden kitlelere kısa vadeli yatırımlarla marka olma hedefiyle çıkarak başarı elde etmeyi beklemek hiç de gerçekçi değil. Ayrıca pazarlama ve reklam maliyetleri oldukça yüksek. İştah kabartıcı pazar hacimlerinin karşısında pazarlama, reklam ve PR maliyetlerinin yüksekliği, yeni bir pazara marka olma hedefiyle girmeyi zorlaştırıyor.
Birleşik Krallık’ta e-ticaret yaparak başarılı olmak için markalaşma sürecine odaklanmak ve yatırımları markalaşmak üzerine yapmak gerekmiyor. Amazon, Etsy, eBay gibi büyük pazar yerlerinde her gün yapılan on binlerce satışın arkasında sadece markalar yer almıyor. Ürün maliyeti ve pazar yeri giderlerini doğru planlayan, tüketici taleplerini doğru analiz eden, Türkiye’de imalat yapan girişimcilerin Birleşik Krallık’ta satış yapması, basamakları tırmanarak satışlarını artırması hiç de zor değil.
Türkiye’de fason üretime odaklanan imalatçıların yurt dışında perakende e-ticaret pazarına yönelerek satış yapmaya başlaması, Türkiye’de e-ihracatın önünü açmak ve yurt dışı pazarlarda Türk markaları yaratmak için büyük bir fırsat.
Diğer e-ticaret makalelerini okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Nisan sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.