Sınır Ötesi Online Ticaret: E-ihracat

E-ihracat
Sınır ötesi ticaret, şehirden ve hatta ülkeden bağımsız biçimde hizmet sunarak satış oranlarını artırmayı mümkün kılıyor
İnsan yaşamında var olan pek çok alışkanlığın değişmesinde etkili olan internet, alışveriş tercihlerinin dönüşmesinde de büyük rol oynuyor. Coğrafi sınırların ortadan kalkmasını sağlayan internet teknolojisi sayesinde artık tüketiciler diledikleri ürün veya hizmete online kanallar üzerinden ulaşabiliyor. Elektronik ticaret olarak adlandırılan bu alışveriş biçiminin ülke sınırlarını aşan modeli ise e-ihracat kavramının zeminini oluşturuyor.
Ticaretin tarih sahnesinde ilk yerini aldığı günden beri ülkeler arasında ihracat faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Başlarda İpek Yolu, Baharat Yolu, Tütsü Yolu gibi güzergahlar ile şekillenen ihracat, günümüzde online kanallar aracılığıyla hem çok pratik hem de çok daha kazançlı bir ticaret yöntemi olarak karşımıza çıkıyor.
Tüketicilerin aradıkları ya da keşfetmek istedikleri ürünlere ülke ülke gezmeye gerek duymadan ulaşabilmelerine imkan sağlayan e-ihracat sayesinde binlerce farklı çeşidi çok kısa bir süre içerisinde inceleyip satın alma kararı verilebiliyor. İşletmelerin tarafından bakıldığında ise geniş kitlelere erişmeyi kolaylaştıran sınır ötesi ticaret, şehirden ve hatta ülkeden bağımsız biçimde hizmet sunarak satış oranlarını artırmayı da mümkün kılıyor.
Öyleyse gelin, birlikte alıcı ve satıcıların hayatında fark yarattığı kadar ülkelerin ekonomisinde de önemli bir rol oynayan e-ihracat dünyasına biraz daha yakından bakalım…
E-ihracat ile hangi kapılar açılabilir?
Sınır ötesi ticaretin son birkaç yılda gözle görülür biçimde hızlı bir ivme kazandığı biliniyor. Bu doğrultuda, giderek yükselen bir trend halini alan e-ihracatın 2020 yılına kadar pazar değerini 3,4 trilyon dolara çıkaracağı öngörülüyor. Ayrıca e-ihracat tüketici nüfusunun önümüzdeki 3 yıl içerisinde 2 milyara ulaşarak toplam dünya popülasyonunun neredeyse yüzde 30’unu oluşturması bekleniyor. 1. Tüm bu veriler ışığında, fırsatları değerlendirmek isteyen e-ticaret firmalarının trendi bir an önce yakalayarak dünyaya açılmaları gerektiği rahatlıkla savunulabilir.
Peki hangi yabancı pazarlar e-ihracat işi yapmak için elverişli koşullara sahip? Doğru tahmin ediyorsunuz; 60 milyar dolarlık pazar değeri ile Çin, sınır ötesi ticari alışverişlerde lider konumda. Üstelik 2020 yılına kadar 200 milyon Çinlinin yurt dışından toplamda 245 milyar dolardan fazla değerde ürün satın alması bekleniyor 2. Çin’in taşıdığı bu potansiyel, elbette Avrupa ve ABD’li e-ticaret firmalarının çoktan ilgisini çekmiş durumda.
Güney Asya olarak adlandırılan Singapur ve Endonezya da e-ihracat açısından verimli bir pazar oluşturuyor. Öyle ki; dünyanın en büyük e-ticaret devlerinden Amazon ve Alibaba, bu bölgeyle yakından ilgileniyor. Diğer yandan sınır komşusu bulunmayan Avustralya da e-ihracat alışverişlerine büyük önem veriyor. Bunlara ek olarak, Fransa’nın en hızlı büyüyen e-ticaret segmentinin sınır ötesi online alışverişler olduğuna da değinmekte büyük fayda var. 2016 yılı verilerine göre, Fransız tüketicilerin neredeyse yarısı yurt dışından düzenli olarak online alışveriş yaptı.
KPMG tarafından yürütülen araştırmaya göre ise Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde e-ticaret alışverişlerinin yarısı uluslararası alışveriş firmalarından yapılıyor. Körfez ülkeleri ve Mısır ağırlıklı olmak üzere Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 8 milyondan fazla ürün satışı gerçekleştiren Dubai merkezli e-ticaret firması Souq’un geçtiğimiz mart ayında ABD merkezli Amazon tarafından satın alınması da bu bölgenin e-ihracat yatırımları için son derece uygun olduğuna işaret ediyor.
E-ihracat alışverişlerinde öne çıkan pazarların yanı sıra potansiyel barındıran diğer yabancı pazarların da önümüzdeki yıllarda değerlendirilmeye elverişli hale geleceğini öngörmek yanlış olmayacaktır.
Uluslararası ticaretin hassas noktaları
Yerel pazarlarda ticari operasyonlar yürüten ve dünyaya açılmak isteyen veya online ticarete direkt olarak yurt dışındaki pazarlara yönelerek başlayacak girişimciler için elbette üstesinden gelinmesi gereken durumlar, dikkat edilmesinde fayda olan noktalar mevcut. Örneğin, işe giriş maliyetlerinin ülke sınırları içerisinde sunulan e-ticaret faaliyetlerinden farklı olabileceğinin bilincinde olmakta yarar var.
Binlerce kilometrenin, hatta belki okyanus ötesindeki gönderim adreslerinin söz konusu olduğu göz önünde bulundurulduğunda teslimat ve kargo takip maliyetlerinin de farklılaşacağı tahmin edilebilir. Ayrıca siparişlerin farklı ülke sınırlarından geçeceği düşünüldüğünde ülkelerin gümrük vergileri ve gönderilerde uygulanması gereken kuralların olabileceğini bilinci ile hareket edilmesinin önemi de ortaya çıkıyor.
E-ihracatta başarılı olabilmek için üzerinde önemle durulması gereken noktalardan bir diğeri de müşterilerin alışverişlerini sorunsuz ve güvenli bir şekilde tamamlayabildiklerinden emin olmak. Bu anlamda, yaygın olarak fraud tabiriyle bilinen sahtekarlık girişimlerine yönelik önlemler alınmalı ve yabancı tüketicilerin satın alma sürecinde zorluk yaşamalarının önüne geçilmeli.
Fraud, aslında e-ihracattan bağımsız olarak diğer sektörler için de büyük bir sorun. Ancak iyi bir marka itibarına sahip olmak ve uluslararası arenada sürdürülebilir bir başarı sağlayabilmek adına bu tür sorunlarla ilgili önlem planı alınması kesinlikle kritik. İyi bir ödeme hizmeti sağlayıcı ile çalışmak, bu anlamda atılabilecek en akıllıca adımlardan biri olacaktır.
Gözden kaçırılmaması gereken bir başka konu da hangi lojistik firmaları ile iş birliği yürütüldüğü. Yerel pazarlarda olduğu gibi yabancı pazarlarda da müşteri beklentisi zamanında ve kusursuz teslimattan yana. Bu doğrultuda, e-ihracat firmalarının marka algısını olumsuz yönde etkilemeyecek taşıma firmaları ile yola çıkmalarında yarar var.
Türkiye’nin e-ihracat potansiyeli
E-ihracat, özellikle son birkaç yıldır Türkiye iş ve ekonomi dünyasının sıcak gündemini oluşturan konulardan biri. Bunda Türkiye’nin e-ticaret potansiyelini yavaş, ancak emin adımlarla ortaya çıkarıyor oluşu, küresel çapta yaygınlaşan yurt dışından alışveriş trendi ve hiç şüphesiz ki cazibe oluşturan yabancı pazarların rolü büyük. Türkiye e-ihracat karnesini ortaya koyan istatistikler de uluslararası elektronik ticaretin Türkiye’de bebek adımlarla da olsa ilerleyişini sürdürdüğüne işaret ediyor.
2015 yılı verilerine göre Türkiye’nin 77 şehrinden 100 farklı ülkeye e-ihracat yapılıyor. 2016’da paylaşılan rakamlar ise Türkiye’nin 400 milyon dolar seviyesinde e-ihracat hacmine sahip olduğunu gösteriyor. Buna karşın, devlet politikaları ile da desteklenen e-ihracatın Türkiye’de birkaç yıl içinde katlanarak büyüyeceği öngörülüyor. Özellikle Rusya, Orta Doğu ülkeleri, Hollanda’nın da içinde bulunduğu pek çok ülkede tüketicilerin sınır ötesi e-ticarette Türkiye’yi öncelikli olarak tercih etmeleri de bu yargıyı doğrular nitelikte.
Türkiye’nin bölgesel konumu ve sahip olduğu ürün çeşitliliği de e-ihracat alanında avantajlı olduğunu gösteriyor. Fakat e-ticarette Avrupa çapında en hızlı büyüme kaydeden pazarlardan biri olan Türkiye’de e-ihracatın arzu edilen seviyeye gelebilmesi için başta KOBİ’lerin sektöre katılım oranlarının artırılması gerekiyor. Bu doğrultuda KOBİ ve bireysel girişimcilerin e-ihracata teşviklerinin sağlanması için devlet destekleri hakkında bilgilendirilmeleri önem kazanıyor.
Önümüzdeki dönemlerde yapılması planlanan e-ihracat konulu rehber etkinlikler ve konferans sayısının da artmasıyla e-ihracatın ülke ekonomisi üzerindeki etkisi ve girişimcilere sunduğu fırsatlar şüphesiz ki çok daha iyi anlaşılacaktır. Bu sayede de ticari operasyonları ülke sınırları dışına taşıma imkanı yaratan bu iş kolunun ülkemizde gelişimini hızlandıracağını savunmak yanlış olmaz.
E-ihracat stratejinizi nasıl kurgulamalısınız?
Hedef pazarın davranış özellikleri ve alışkanlıklarına odaklanarak stratejinizi temellendirmek uzun vadeli bir başarıda garantör rol oynayacaktır. Burada ürün satışı yapılması hedeflenen kitlenin kullandığı dile, fiyat beklentisine ve hiç şüphesiz ki güven algısına odaklanmak önceliğiniz olmalı.
İngilizce, dünya çapında en yaygın kullanılan dil olsa da hedef kitlenin ana dilinde alışveriş hizmeti sunmak, size rekabette önemli bir avantaj sağlayabilir. Ayrıca bu şekilde İngilizce bilmeyen kesimin de ilgisini çekmek mümkün olabilir. Fiyat beklentisi ise toplumdan topluma, hatta aynı toplum içerisinde farklı demografik ve davranış özelliklerine sahip tüketiciler arasında dahi farklılaşabiliyor. Kimi tüketici grupları için fiyat, ürünün kalitesini ifade ederken kimileri içinse ürünün değerini yansıtmayan bir sembol olarak algılanabiliyor. Bu noktada da girilecek pazarda yer alan rakip firmaların fiyat politikaları, hedef kitlenin fiyat beklentisi ile ilgili birtakım ipuçları verebilir.
Sınır ötesi elektronik ticaret hizmeti veren bir firmanın sunması gereken en önemli değer önerisi ise güvendir. Online alışverişlerin önündeki en büyük engellerden birinin güvenlik kaygıları olduğu göz önünde bulundurulduğunda da tüketicilerin özellikle yurt dışı alışverişlerinde bir marka ile güven bağı kurmaları gerektiğinin önemi net bir şekilde anlaşılabilir. E-ihracat işine yeni giren girişimciler için ilk başta aşılması güç bir engel gibi görünen güven sorunsalının üstesinden gelebilmek için uygulanabilecek yöntemler mevcut.
Örneğin, güvenilir bir ödeme altyapısı kullanarak, doğru bir iade politikası yürüterek, müşterileri alışveriş sırasında sürpriz masraflarla karşı karşıya bırakmayarak kısa bir sürede müşterilerinizin güvenini kazanabilirsiniz.
Diğer e-ticaret makalelerini okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Ekim sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.