Kriz Dönemlerinde Yapılan Geçici Düzenlemeler

İhracata aracılık eden banka tarafından ithalat bedelleri ve dövizle ödenen ihracat giderleri mahsup edilebilecektir.
Ekonomik kriz dönemlerinde devlet otoriteleri tarafından piyasa düzenleyici çeşitli düzenlemeler yapılmaktadır. Bunlar genel itibarıyla yumuşak geçiş, krizden çıkış stratejileri niyetiyle yapılmaktadır. Bu yazımızda ülkemiz ekonomik krizden çıkmaya çalışırken getirilen iki önemli düzenlemeden bahsetmeye çalışacağız.
İlk önemli düzenleme, karşımıza ihracat bedellerinin 180 gün içerisinde ülkeye getirilme şartı olarak çıkmaktadır. Bu durum karşısında ihracat yapanlar ihracat gerçekleştikten sonra en fazla 180 gün içerisinde döviz bedellerinin en az yüzde 80’ini yurda getirmek ve bir bankaya bozdurmak zorundadırlar. Yani yıllar önce uygulaması kalkmış olan döviz alım belgesi uygulaması geriye gelmiştir.
İhracata aracılık eden banka tarafından ithalat bedelleri ve dövizle ödenen ihracat giderleri mahsup edilebilecektir. İhracat bedelinin makul bir sürede ülkeye getirilmesi zaten ticaretin gereği olup tüccar zaten bunu devlet otoritesi haricinde de yerine getirmekteydi. Dövizin bankaya satılması olayında ise kur devamlı pazarlık konusu olmakta ve ihracatçı tekrar dövizinin yerine aynı tutara yakın döviz elde etmeye çalışmaktadır.
Dolayısıyla özellikle hem ithalat hem de ihracat yapan dış ticaret şirketleri için döviz vazgeçilmez olacağından uygulama Türk Lirası’na geçiş noktasında çok fayda sağlamayacaktır. Uygulama altı ay için çıkmış olup temennimiz süre sonunda uzatma olmadan serbest piyasa kararlarına geri dönülmesidir.
İkinci önemli düzenleme, dövizle yapılan sözleşmelerin yasaklanması hususudur ve bizce piyasadaki dengeleri oldukça uzun süre etkileyecektir. Sorunun ortaya çıkışı ve düzenleme ihtiyacı esas itibarıyla AVM kiraları ile başlamış ve genele yayılmıştır. Bu düzenlemeden önce kur artışı sebebi ile piyasa aslen kendi yolunu bulup kiracılar AVM yönetimleri ile görüşüp sabitlenmiş kur ile kiralarını revize etmekteydiler.
Yabancı borçlanmaları dövizle olanlar eskisi gibi işlemlerine devam edebileceklerdir. Bu bağlamda AVM’lerin hemen hemen hepsinin döviz kredisi ile yapıldığı düşünülürse düzenlemenin faydası tartışmalıdır. Eski sözleşmelerin bir ay içerisinde Türk Lirası’na çevrilme mecburiyeti, geriye yönelik olması, sözleşme serbestisini kesintiye uğratması, dövizle borcu olanların dövizle gelir elde edememesi (şirketin döviz borcu olmasa da şirket sahibinin döviz borcu olması durumu) gibi yeni sorunları beraberinde getirecektir.
Düzenleme, bir kesimi geçici olarak rahatlatırken başka bir kesimi devamlı bir sorunun içine itmektedir. Hatta bu işlemlerin sonucunda çoğu yabancı sermayenin Türkiye’de yerleşik olmayan operasyonlar açıklamasından hareketle sözleşmelerin yönünü değiştirme çabalarının da ortaya çıkacağı açıktır. Ayrıca bahsi geçen dövizli sözleşmelerin revizesi tahmin edeceğiniz gibi çok yüksek bir döviz kurunun tahmin edilerek dönülmeye çalışması ile mümkündür. Bu aşamada anlaşamayan taraflar için ise yargı yolu veya sözleşmenin feshi gibi sebepler ortaya çıkaracaktır.
Yukarıda bahsi geçen araçlar kriz dönemlerinde ve makul süreler içinde kullanıldığında sorun yaşanmayacaktır, ancak sürekli hale gelip serbest piyasa ekonomisinin kararlarına etki etmemesi gerekir. Kanaatimizce düzenlemeler ne kadar katı, tek tarafı mutlu eden ve piyasa bozucu olurlarsa burada sistem kendi daha ağır şartlarını yerine koyacak ve çıkış yolu arayacaktır.
Diğer e-ticaret köşe yazılarını okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Ekim sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.