E-ticarete Boyut Kazandıran Teknoloji: Artırılmış Gerçeklik

Artırılmış gerçelik teknolojisi ile e-ticaret işletmelerinin iade oranlarını azaltabilmeleri mümkün olabilir
Gücünü teknolojiden alan e-ticaret, yeni gelişmeler doğrultusunda hareket alanını genişletmeyi sürdürüyor. Online kullanıcıların hayatını daha kolaylaştırmayı ve alışveriş deneyimini kusursuzlaştırmayı amaç edinen e-ticaret ekosistemi, bu hedefi hiç şüphesiz ki vizyoner ve inovatif bakış açılarına sahip firmalar sayesinde teknolojik entegrasyonlarla gerçekleştirebiliyor.
Yeni teknolojilerin e-ticaret operasyonlarına adaptasyonu ile bulunan noktadan çok daha farklı boyutlara geçilebileceğini öngören firmalar, diğer firmalara da öncülük ediyor. Bunun sonucunda ise doğal olarak sektör gelişiyor, tüketiciler ihtiyaçlarına çok daha pratik bir şekilde ulaşıyor ve sonuç olarak ticaret anlayışı giderek evriliyor.
Son yıllarda üzerinde en çok durulan teknolojilerden biri olan augmented reality (AR), yani Türkçe anlamıyla artırılmış gerçeklik de alışveriş deneyiminde yepyeni ufuklar açıyor. İki boyutlu elektronik ticarete üçüncü bir boyut getirmeyi mümkün kılan artırılmış gerçeklik, diğer yandan geleneksel ticaretin e-ticaretle buluşmasına olanak sağlıyor. Buradan yola çıkıldığında artırılmış gerçeklik teknolojisinin tüm ticari faaliyetlerin iyileştirilebilmesi açısından çok önemli bir potansiyel barındırdığı rahatlıkla savunulabilir.
Sanal bir görüntünün, bu görüntüyü görebilmeyi destekleyen donanımlarla izleyiciye sunulduğu virtual reality veya Türkçe karşılığı sanal gerçeklik olan teknoloji ile yakın akraba olan artırılmış gerçeklik kavramı ise fiziksel dünyadan uzaklaşmadan cihazlar aracılığıyla ortamın algılanıp görsel bir veri halinde elektronik ortama aktarılması olarak tanımlanıyor. Bu iki akraba terim arasındaki en büyük farkın “etkileşim kurabilme özgürlüğü” olduğu düşünülebilir.
Buna göre, tamamen elektronik dünyaya aktarılmış bir görüntünün incelenebildiği sanal gerçeklikten farklı olarak artırılmış gerçeklikte görsel veri üzerinde ekleme, çıkarma gibi düzenlemeler yapılabiliyor. Yani aslında sanal gerçeklikte yansıtılan görüntüler insanlara sadece yakınlaştırılabiliyor; ancak artırılmış gerçeklikte fiziksel ve fiziksel olmayan nesneler tamamen bütünleştirilebiliyor.
Peki ifade olarak gerçeküstü bir deneyim gibi görünen artırılmış gerçeklik teknolojisi, ticarette kendine nasıl karşılık buluyor?
Offline ve online ticaret arasındaki sınırlar kalkıyor
2016 yılı, başta sanal gerçeklik olmak üzere teknoloji tarihi açısından oldukça önemli gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Google, Facebook ve Sony gibi teknoloji devleri, VR ürünlerini piyasaya sürdüler. Yalnızca 2 yıl içinde bu ürünlerin kullanımı ve kullanım alanları dikkate değer biçimde artış gösterdi. Bu doğrultuda, tüketici ihtiyaçları ve alışveriş beklentileri de çeşitlilik gösterdi. Sonuçta pazar koşulları, VR ve AR teknolojilerinin perakendeciliğe entegrasyonu için giderek daha elverişli hale geldi.
Üstelik aynı dönemlerde, tüketicilerin kanaldan bağımsız bir şekilde aynı kalitede hizmet alma beklentilerinden doğan omnichannel, yani çok kanallı pazarlama anlayışı, işletmelerin tüketicilere her kanal üzerinden ulaşmasının artık seçenekten öte bir zorunluluk halini aldığını ortaya çıkardı. Bunun üzerine fiziksel ve online perakendecilik arasındaki sınırlar iyiden iyiye bulanıklaşırken şimdi de artırılmış gerçeklik teknolojisi ile söz konusu sınırların ortadan tamamen kalkması gündeme geliyor.
Fiziksel ve fiziksel olmayan alışverişin kesişim noktasını yaratan artırılmış gerçeklik uygulamaları, işletmecilere ve tüketicilere artık yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Çünkü bir yanda müşterilere zamandan ve mekandan bağımsız hizmet etmeyi mümkün hale getiren e-ticaret, diğer yanda ürünleri deneyimleyerek hakkında fikir sahibi olma imkanı sunan geleneksel ticaret, şimdi artırılmış gerçeklik teknolojisi ile kelimenin tam anlamıyla bir arada bulunabiliyor. Bu da elbette tüketicilere her iki ticaret modelinin tüm avantajlarından yararlanabilme fırsatı veriyor.
AR, ticaretin geleceğini şekillendiriyor
E-ticaretin tüketiciler açısından en büyük dezavantajı, ürünlerin denenme imkanı bulunmayan bir ortamda satışa sunulması olabilir. Fakat öte yandan birkaç tık ile alışveriş sürecini hem pratik hem de keyifli hale getirmesi ise e-ticaretin hızlı bir ivmeyle büyümesinde etkili olan güçlü yanlarından.
Artırılmış gerçeklik teknolojisi, diğer birçok faydasının yanında e-ticaretin sözü edilen dezavantajlı durumunu ortadan kaldırmayı sağladığı için bile ticarette bir devrim yaratma potansiyeli taşıyor. Tüketicilerin e-ticaret mağazasında, markaya ait ürünleri cihazların kameralarını kullanarak denemelerine zemin hazırlayan bu teknoloji ile e-ticaret işletmelerinin iade oranlarını azaltabilmeleri dahi mümkün olabilir.
Dijital bir ortamda görsel bir mağaza içi deneyimi sunma fırsatı veren AR teknolojisi, aynı zamanda fiziksel mağazalarda da interaktif deneme kabinleri, kolay ödeme platformları gibi uygulama alanları ile offline ile online’ı bir potada eriterek tüketicilere geleceğin alışveriş deneyimini yaşatıyor.
Şimdilik öncü firmaların örnek uygulamalarını görüyor olsak da çok yakın gelecekte AR/VR teknolojilerinin alışveriş ortamında sıklıkla kullanıldığında şahit olacağız gibi duruyor. Çünkü her yeni gelişme ile birlikte tüketici beklentileri ve alışkanlıkları da çeşitleniyor. Örneğin, 10 yıl önce mobil uygulama üzerinden hızlı ödeme yapamadığı için alışveriş yaptığı markadan vazgeçebilen bir tüketici grubundan söz edilmiyordu.
Fakat gelinen noktada alışveriş deneyimini tüketicilerin beklentilerinin üzerinde tutmak gerekiyor. Çünkü sektör gelişiyor, müşterilerin tercih edebileceği firma sayısı artıyor, dolayısıyla perakendecilerin rakiplerinden farklılaşmaları gerekiyor ve nihayetinde tüketici odaklı olmayan firmaların rekabette geri kalmaları gibi sonuçlarla karşılaşılabiliyor.
İnovatif markalardan deneysel AR uygulamaları
Toplumlar, birbirlerinden farklı hızlarda da olsa hayatı daha pratik hale getiren gelişmelere çoğu zaman kolaylıkla adapte oluyorlar. Dolayısıyla markaların da müşteri eğilimlerine göre hareket etmeleri ve rekabette öne çıkmayı sağlayacak yenilikleri zaman kaybetmeden operasyonlarına entegre etmeleri önem kazanıyor. Bu anlamda, alışveriş sürecini hem daha ilgi çekici hem de daha kolay hale getiren AR teknolojisine yatırım yapan markaların şimdiden müşterilerinin gözünde fark yarattığını gözlemlemek mümkün olabilir.
Örneğin IKEA, AR teknolojisini alışveriş sürecine dahil ederek tüm dünyada parmakla gösterilen bir uygulamaya imza atan öncü firmalardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Başlangıç olarak ABD’li müşterilerin beğenisine sunulan AR entegreli mobil uygulama sayesinde IKEA müşterileri, cihazlarının kameraları yardımıyla markanın kataloğunda bulunan ürünlerin yaşam alanlarında nasıl görüneceği hakkında fikir sahibi olabiliyorlar. Böylece, satın alma işleminden sonra oluşabilecek olası hayal kırıklıklarının önüne geçilerek iade ve değişim oranlarının da azalması sağlanıyor.
Dünyaca ünlü kahve markası Starbucks’ın Şangay’daki bir şubesinde ise AR’ın fiziksel bir mağaza ile senkronizasyon halinde olduğu bir uygulama söz konusu. Buna göre, Starbucks şubesini ziyaret eden müşteriler, akıllı telefonlarının kameraları aracılığıyla cafe’nin belirli noktalarında kahvelerin nasıl hazırlandığına dair görsel detaylar bulabiliyorlar. Kameranın cafe’de bulunan kahve çuvalları veya kavurma makinelerine doğrultulması ile harekete geçen artırılmış gerçeklik teknolojisi sayesinde kahvenin hazırlanış serüveni mekan ile senkronize halde görselleştirilebiliyor.
AR’ın perkandede uygulama alanlarına bir diğer örnek de Adidas’tan geliyor. Markanın Virtual Deerupt isimli kampanyası dahilinde, mobil cihazının kamerasını Adidas’ın Deerupt modeli olan ayakkabılarına doğrultan müşteriler, ekranlarında bir ayakkabı kutusunun açıldığını görüyorlar ve ardından ekranda beliren ayakkabıyı farklı açılardan inceleyebiliyorlar. Bu sırada elbette kamera arka planı gerçek ortamda sabit kalıyor.
Diğer e-ticaret makalelerini okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Haziran sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.