E-posta Pazarlama
Bütçenize göre reklam verip sayfanıza trafik sağlamalı, güzel blog’lar yazıp insanların dikkatini çekmeli ve bunları sosyal medya kanallarında yaymalısınız
Senelerdir e-posta pazarlama ile ilgili firmalarda çalıştığımdan dolayı konu hakkında fazla bilgi sahibi olmayanlar bunun ne olduğunu, nasıl başlayacaklarını ve neler yapmaları gerektiğini hep soruyorlar. Bu yüzden bu ay “SendPulse ile E-posta Pazarlama Sohbetleri” adlı webinar’da sık sorulan soruların üzerinden geçtim ve sizlerle de bunları paylaşmak istedim. Umarım aşağıdaki soru ve cevaplar faydalı olacaktır.
– E-posta göndermek için elimde kaç adet data olması lazım?
Kimi firma, elindeki e-posta sayısı belli bir büyüklüğe geldikten sonra e-posta göndermeye başlamak ister; ama o zamana kadar bilgi almak için e-postasını bırakan kişileri uzun süre bekletmiş olur. İşte bu yüzden ben ilk günden beri düzenli olarak e-posta gönderilmesini öneririm. En azından üye olan kişiye bir “hoş geldin” mesajı göndermek hayati önem taşımaktadır. Özellikle online satış yapan bir web sayfasına sahipseniz, düzenli mesaj göndermenin faydasını kısa zamanda görürsünüz.
– Eş-dost, akrabanın e-posta adresi var, onları kullanabiliyor muyum?
Bu genelde en sık yapılan hatalardan birisidir, çünkü hem izinli pazarlamaya aykırıdır hem de mesaj gönderdiğiniz en yakın arkadaşınız bile firmanın size ait olduğunu bilmediğinden spam tuşuna basabilir. İster yakın akraba ister arkadaş olsun, hem karşı tarafı gereksiz mesaj trafiğine sokmamak hem de ilgili kişiyi yakalayıp verim almak adına en başta bu kişilere sizin tarafınızdan özel mesaj gönderilmesi çok daha uygun olacaktır.
Kısaca bu firmanın size ait olduğunu, ne tip hizmetler sunduğunu anlatıp abonelik için bir link koymak yeterli olacaktır. Belki binlerce kişiye mesaj gönderemeyeceksiniz, ama bu yöntem sayesinde ilgili olan kişiler ile kontak halinde olacaksınız.
– Data sayısını nasıl artırabilirim?
En son söyleyeceğimi hemen söyleyeyim; sakın bir yerlerden satın alınmış bir data’ya mesaj göndermeyin. Yapacağınız şey aslında belli; bütçenize göre reklam verip sayfanıza trafik sağlamak, güzel blog’lar yazıp insanların dikkatini çekmek ve bunları sosyal medya kanallarında yaymak olacaktır. İnsanların ilgisini çektiğinizde web sayfanıza gelecekler, sunulan içerik ve verilen hizmet hoşlarına giderse e-bülten formuna üye olacaklardır.
– E-posta göndereceğim kitleye ne yazmak lazım?
Bu, firmadan firmaya göre değişiklik gösterecektir. Konuyla alakalı ne göndermelisiniz, ne kadar yazmalısınız ve neyi ön plana çıkartmalısınız gibi konuları düşünüp öyle aksiyon almalısınız. İlk başta kullandığınız şablon zamanla değişikliğe uğrayıp belli bir şekle bürünecektir. Bazı markalar her şeyi e-posta içinde yazma hatasına düşünce, mesaj uzamakta ve okunma oranları düşmektedir. Burada önemli olan konu, e-posta içine çok fazla yazı yazmamak, kısa mesaj ve güzel bir görsel kullanıp ilgi çekmek ve web sayfasına trafik sağlamaktır.
– Ne sıklıkta e-posta göndermeliyim?
Bu sorunun cevabı online satış yapan bir firma olup olmadığınıza göre değişmektedir. Eğer hizmet sunan, blog yazan ve bunları zaman zaman paylaşmak isteyen bir firmanız varsa ayda 1 veya 2 e-posta yeterli olacaktır. Online bir ürün satışı yapıyorsanız her gün 3 mesaj da gönderebilirsiniz, haftada 3 de. Bu tamamen size kalmış.
Benim tavsiyem, segmente edilmiş mesajları haftada maksimum 3 kez göndermeniz şeklinde olacaktır. Firmanız belli bir büyüklüğe geldiğinde bu sayıyı artırmanız gerekebilir, ama ilk etapta bu yeterli olacaktır.
– E-posta gönderdikten sonra hangi sonuçlara odaklanmalıyım?
E-posta gönderimi yaptıktan sonra bakmanız gereken birçok metrik olabilir; ama benim tavsiyem açılma oranları, tıklanma oranları, bounce oranları, abonelikten çıkma rakamları ve geri dönüş oranlarına odaklanmak olacaktır. Eğer e-posta listeniz izinli pazarlama ile alındıysa, güzel başlıklar seçiyorsanız, orijinal içerikler ve aktif data’ya segment edilmiş mesajlar gönderiyorsanız, bu rakamlar çoğunlukla iyi çıkacaktır.
Diğer e-ticaret köşe yazılarını okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Kasım sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.
You may also like
