E-ticaretin sahne arkası / Last mile deliver
Ülkemizde B2C dağıtım pazarının her yıl e-ticaret pazarına paralel olarak büyüdüğünü, ancak arzı oluşturan kargo şirketlerinin son müşteri ihtiyacını doğru anlamadıklarını görüyoruz
Bundan önceki 6 yazımızda e-ticaret operasyonları hakkında genel bilgiler vermeye ve e-ticaretin sadece herkes tarafından bilinen ön yüzü dışında bir de sahne arkası olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Bu bakış açısı ile tüm sürecin üzerinden genel olarak geçmiştik.
Bundan sonra e-ticaret operasyonları içindeki bazı konuları daha detaylı bir şekilde incelemeye çalışalım.
Bu detaylı incelemeye de e-ticaret operasyonları içindeki en önemli konulardan biri olan ve tüm dünyada trendi gittikçe artan “dağıtım” veya tüm dünyada söyleniş biçimi olan “last mile delivery” ile başlayalım.
McKinsey’in Eylül 2016 yılında yayımladığı “The Future of Last Mile” isimli çalışmanın içindeki bazı ilginç bulguları paylaşarak konuyu detaylandırmaya başlayalım.
- Sadece “last mile delivery” (toplama, ana hat ve ayrıştırma hariç) pazar büyüklüğü ABD, Almanya ve Çin toplamında 70 milyar euro ile dünya pazarının yüzde 40’ını ifade etmektedir.
- Gelişmiş ülkelerde pazar yıllık olarak yüzde 7-10 oranında büyürken, gelişmekte olan ülkelerde büyüme yüzde 300 olmaktadır.
- “Last mile delivery” pazarı medya ve yatırımcılar tarafından çok ilgi görmektedir.
- Yeni teknolojiler kullanan ve müşteri ihtiyaçlarına odaklanan yeni startup’ların sayısı her geçen gün artmakta ve bu şirketler getirdikleri inovasyonlar ile pazarı kökünden değiştirmektedirler.
- Pazar özellikle e-ticaretin büyümesi ile B2B’den B2C’ye kaymaktadır.
- Özellikle yüksek işçilik maliyetlerinin olduğu gelişmiş ülkelerde, AGV (Autonomous Ground Vehicle) ve drone gibi yeni tekolojilerin kullanımının önümüzdeki 10 yılda çok fazla artması bekleniyor.
Raporun diğer çıktılarına baktığımızda ise müşterilerin hızlı teslimat istedikleri ve bunun için ek ücret ödemeye razı oldukları varsayımının çok da geçerli olmadığını görüyoruz.
Müşterilerin yüzde 70’i teslimat seçeneklerini tercih ederken halen fiyat odaklı kararlar veriyor. Müşterilerin sadece yüzde 23’üi aynı gün teslimatı daha yüksek ücret ödeyerek seçiyorlar. Müşterilerin sadece yüzde 5’i zaman aralığı seçeneğine daha fazla ücret ödemeye hazırken müşterilerin sadece yüzde 2’si anlık teslimat modellerini tercih ediyor.
Teslimat hızına en çok değer veren e-ticaret müşterileri, market ve yemek alışverişlerini yapanlardır. Bunu medya ve kitap/CD/DVD satışı yapan siteler takip etmektedir.
Ülkemize baktığımızda ise lojistik şirketlerinin B2C dağıtım modellerine sahip olmadıklarını ve kendi müşterilerine bu tip bir hizmet sunamadıklarını görüyoruz. Dolayısıyla B2C dağıtım yapan tek segment olan kargo şirketlerinin ise hem müşteriye teslimat seçenekleri sunamadıklarını hem de mevcutta sundukları “ertesi günü dağıtım” hizmetini de kötü bir performans ile sunabildiklerini görüyoruz.
Konuya bu şekilde baktığımızda, ülkemizde B2C dağıtım pazarının her yıl e-ticaret pazarına paralel olarak büyüdüğünü, ancak arzı oluşturan kargo şirketlerinin son müşteri ihtiyacını doğru anlamadıklarını ve buna uygun bir teslimat hizmetini yüksek performans ile sunamadıklarını görüyoruz.
Bu fotoğraf bize bu pazarda yeni oyuncular için ciddi fırsat olduğunu söylüyor. Ancak diğer taraftan bu konuya odaklanan ve faaliyetlerine başlayan startup’ların da bu işi sadece bir app yazan teknoloji şirketi olarak algıladığını görüyoruz.
Halbuki pazardaki bu boşluğu ancak müşteri odaklı ve teknoloji destekli bir lojistik start-up’ının çözebileceğini veya bu tip bir start-up kurulmasını destekleyen bir lojistik şirketinin doldurabileceğini düşünüyorum.
Bakalım, Türkiye’de de dünyadakine benzer “last mile delivery” işine odaklanan yeni startup’lar görebilecek miyiz…
Diğer e-ticaret köşe yazılarını okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Nisan sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.