E-ticaretin nirvanası: Kişiselleştirme

Kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimi, kullanıcıların ihtiyaçlarına en kısa yolan ulaşabilmelerine zemin hazırlıyor.
Ticaretin alışılagelmiş hizmet anlayışını başka bir boyuta taşıma hedefi, e-ticareti özel bir sektör haline getirdi. Tüketicilerin beklentilerini her anlamda karşılama misyonuna sahip olan ve aynı zamanda tüketici davranışlarını da şekillendiren e-ticaret ekosistemi, şimdilerde standartların ötesinde bir hizmet anlayışında yepyeni kapılar açıyor. Bu kapılardan birinin ardında bulunan ve “me-commerce” biçimde İngilizce bir söylemle kendine karşılık bulan kişiselleştirme yaklaşımı, e-ticarette giderek yerini sağlamlaştırıyor.
Müşterilerinizin her birinin ismini bildiğinizi varsayalım. Hatta mağazanızda en sevdikleri ve sevebilme olasılıkları yüksek olan ürünleri de gayet iyi biliyorsunuz. Doğal olarak ne tür promosyon ve kampanyalarla müşterilerinizi cezbedeceğinizden eminsiniz. Çünkü geçmişte verdikleri tüm satın alma kararlarına hakimsiniz.
Üstelik daha fazlası da var. Mağazanızdan ayrılan müşterilerle iletişim halinde kalarak yeni ürün ve kampanyalar hakkında onları bilgilendirebiliyorsunuz. Hayal gücünüzü biraz daha ileri bir noktaya taşıyın ve müşterileriniz ve onların sosyal çevresine de ulaşabileceğinizi düşünün. Böylece daha fazla kişiye ulaşarak benzer tüketici profilindeki kişileri aynı alışverişleri gerçekleştirmeleri için teşvik edebilirsiniz, değil mi? İşte “kişiselleştirme” ile tüm bunları yapmak mümkün…
Ne yazık ki geleneksel ticaret yönteminde bahsedilenleri başarabilmek henüz tam anlamıyla mümkün değil. Buna karşın günümüz e-ticaretinde kişiselleştirme, neredeyse olmazsa olmaz bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü e-ticaret kullanıcıları bunu talep ediyor ve her geçen gün kendilerine özel daha fazla kişiselleştirilmiş hizmetle karşılaşmayı istiyorlar. Bu beklentinin altında ise kendini özel hissetme, marka tarafından önemsenme dürtüsü yatıyor. Hem teknolojiden beslenen hem de teknolojiye yön veren e-ticaret sektörü de buradan yola çıkarak kişiye özel iletişim tasarlayarak ve hata kişiselleştirilmiş ürün/hizmet seçenekleri sunarak ticareti farklı bir boyuta taşıyor. Tüm bunlar elbette omnichannel anlayışla birlikte mobil cihazlar, nesnelerin interneti gibi geleceği şekillendiren teknolojiler sayesinde hayata geçebiliyor.
Ne kadar kişisel?
Kişiselleştirilmiş pazarlama ile amaçlanan şey hiç şüphesiz ki diğer pazarlama türlerinde olduğu gibi satış oranlarını artırmak. Tabi farklı bir yöntemle. E-ticaret kullanıcılarının satın almaya giden yola girmesi amacıyla ihtiyaçlarına yönelik kampanyalar kurgulamak, ürün seçenekleri sunmak, kişiye ilgi alanına göre blog içerikleri göstermek kişiselleştirmenin kapsama alanına giriyor.
E-ticaret firmaları için büyük fırsatlar yaratan kişiselleştirme yaklaşımının sac ayağını ise veriler oluşturuyor. Ancak doğru analiz metotları ile bir değerlendirme sürecinden geçirilmeyen veriler ile kişiselleştirme yapmak çok mantıklı olmadığı gibi müşteri kayıplarının yaşanmasına bile yol açabiliyor. Henüz bir gün önce e-ticaret sitesi üzerinden bir akıllı telefon satın almış kişiye ertesi gün akıllı telefonlarla ilgili online reklam gösterimi yapılması buna talihsiz bir örnek olarak verilebilir.
Bu anlamda e-ticaret kullanıcılarının online ve webrooming, müşteri memnuniyet anketleri vb. gibi yollarla elde edilen offline ayak izlerinin derlenmesi, anlamlı bir bütün haline getirilmesi ve nihayetinde kişiselleştirilmiş tekliflere dönüştürülmesi kritik bir önem taşıyor. Hemen her sektör için hazine niteliğinde olan kullanıcı verilerinin bu şekilde kullanılması ise e-ticaret firmalarına müşteri memnuniyeti ve dolayısıyla müşteri sadakati olarak geri dönüyor.
Dijital pazarlama teknolojileri şirketi Signal’in ABD’de yaptığı araştırma sonuçları da bu yargıyı doğruluyor. Buna göre kişiselleştirilmiş reklam çalışmaları ile elde edilen dönüşüm oranlarında yüzde 60 artış gözlemleniyor. Ayrıca kullanıcıların yüzde 53’ü kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimi sunan perakendecilerden daha memnun olduklarını ifade ediyor. Online tüketicilerin yüzde 45’inin kişiselleştirilmiş ürün önerileri sunan web sitelerini diğerlerine tercih ettiği bilgisi de kişiselleştirmenin önümüzdeki dönemlerde daha fazla karşımıza çıkacağına işaret ediyor.
E-ticaret sektöründe bu denli etki yaratan kişiselleştirmenin tüketicilerin karşısına birden çok türde çıktığını da eklememizde fayda var. Bunlardan yaygın olarak kullanımına başvurulan kişiselleştirme yöntemleri ise şu şekilde:
Yönlendirmeye dayalı kişiselleştirme
Müşterilerin web sitesinde incelediği ürünler, göz attığı sekmeler, satın alma geçmişleri gibi davranışsal özelliklerine dayanan kişiselleştirme yöntemi, tam olarak bu kapsama giriyor. Bu şekilde; müşterilerin ilgilendiği alanlara yönelmesini sağlayarak alışveriş ihtimalini artırabilmek mümkün olabiliyor.
Örneğin bir tüketicinin moda dikeyinde hizmet veren bir e-ticaret sitesinden en son mayo – bikini türü giyim ürünlerini inceledikten sonra web sitesinden ayrıldığını düşünelim. Yönlendirmeye dayalı kişiselleştirme yöntemi ile kullanıcının aynı e-ticaret sitesini bir sonraki ziyaretinde yazlık ürünlerin olduğu kategori ona özel anasayfada daha fazla ön plana çıkarılabilir ve böylece kullanıcı ihtiyaç duyduğu ürünleri satın almaya teşvik edilebilir.
Öngörüye dayalı kişiselleştirme
Kullanıcı davranışlarını esas alan bir diğer yöntem olan öngörüye dayalı kişiselleştirmede, başkalarının yapmış olduğu alışverişler doğrultusunda benzer profile sahip kullanıcılara ürün/hizmet önerileri gösterilebiliyor. Örneğin web sitesinin Facebook hesabına erişmesine izin veren bir kullanıcının, arkadaşlarının ilgilendiği ürünleri görmesi sağlanabilir.
Kullanıcılarının bazı ürünlere ilgi duyabileceği öngörüsüyle yola çıkarak onlara önerilerde bulunan pek çok e-ticaret sitesinin bugün satış oranlarını ciddi oranda artırabildiklerini görüyoruz. Öneriler sayesinde yüzde 30 artış yakalayan e-ticaret devi Amazon ise öngörüye dair kişiselleştirmenin en iyi örneklerinden olan “bunu alan bunu da aldı” yaklaşımdan en çok fayda sağlayan firmalardan biri.
Üçüncü taraf verilere dayalı kişiselleştirme
En doğru kitleye, en doğru mesajı, tam zamanında iletebilmek adına oldukça kullanışlı olan bu kişiselleştirme yöntemi ile online reklam çalışmalarından yüksek verim alabilmek mümkün olabiliyor. Peki nasıl?
Bir reklamı hedef kitle tanımına giren herkese göstermek yerine veri sağlayıcılardan alınan bilgiler doğrultusunda ilgi düzeyi yüksek olabilecek kullanıcılara gösterdiğinizde geri dönüşlerin nasıl olacağını tahmin edersiniz. İşte bu sayede pazarlama bütçesi daha sağlıklı yönetilebiliyor ve dolayısıyla tanıtım çalışmalarına daha doğru yön verilebiliyor.
İçerik kişiselleştirme
En sık başvurulan yöntemlerden biri olan içeriğin kişiselleştirilmesi konsepti, kullanıcı bilgilerine göre kullanılan metin ve ifadeleri özelleştirmeyi temel alıyor. Genellikle e-postalarda isme özel gönderilen iletiler şeklinde karşılaşılan bu yöntemin sosyal medyadaki örneklerine de rastlamak mümkün. İşin içine bir miktar yaratıcılık katarak başka kanallarda da etkili bir şekilde kullanılabilecek bu konseptin e-ticaret kullanıcılarına kendilerini özel hissettirerek firmalarla aralarında sadakat bağı oluşmasını sağlıyor.
Kişiselleştirilmiş e-ticareti elbette bu kadarla sınırlamak mümkün değil. Her geçen gün sektör oyuncularının karşısına bu anlamda yepyeni fırsatlar açılıyor ve geleceğin e-ticareti şekillenmeye devam ediyor. Bu noktada önemli olan, müşterilerin mevcut ve muhtemel beklentilerini anlamlandırabilmek ve tabi ki karşılık verebilmek adına yeni yollar üretmek.
Kimler kişiselleştirilmiş e-ticaret hizmeti sunuyor?
E-ticarette kişiselleştirme konusunda dünyadan çok sayıda uygulamaya rastlamak olası. Bu alanda çıtayı oldukça yükseğe taşımış olan Stitch Fix adlı ABD’li e-ticaret girişimi ile başlangıç yapmakta fayda var. Firma, kullanıcılarına kişisel stil danışmanlığı hizmeti sunuyor. Kendi tarzlarına ve ihtiyaçlarına göre tasarlanmış bir ürüne ulaşmak isteyen erkek ya da kadın kullanıcılar Stitch Fix’in web sitesi yoluyla profillerini dolduruyorlar ve bu profiller firmanın stilistlerine iletiliyor. Müşterilerin bütçesine göre üretilen, onların modaya bakış açıları ve yaşam tarzlarına en uygun ürünler ortaya çıktıktan sonra ise teslimat süreci başlıyor.
Bu örnekte müşterilerin izni dahilinde verilerinden yararlanıldığını görebiliyoruz. Crew Clothing ise bu anlamda kullanıcıların online ortamda bıraktığı izlerden yararlanıyor. İngiliz firma, marka sadakatini sağlamak amacıyla e-posta gönderimlerinde kişiselleştirme yöntemine başvuruyor. Satın alma geçmişlerinden yola çıkan marka, e-posta veritabanını buna göre bölümlere ayırıyor ve farklı kullanıcı gruplarına aynı mesajı göndermek yerine segmentlere göre farklı içeriğe sahip e-postalar gönderme yoluna gidiyor. Bu uygulamanın ilk sonuçlarına göre firmanın aktif kullanıcı sayısı yüzde 20 oranında artış gösterirken, kaybedilen kullanıcı oranında da yüzde 25 düşüş yaşanıyor.
Bu sırada Spotify da, yönlendirme ve öngörüye dayalı kişiselleştirme açısından en güzel örneklerden birine imza atıyor. Kullanıcılarının beğendiği müzik türlerine göre tamamen kişisel önerilerde bulunan Spotify, geçmiş dinlemeler ve indirmelerden de yararlanarak kullanıcı deneyimini en üst düzeye çıkarmayı amaçlıyor.
Dünyaca ünlü e-ticaret devi Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, dijital dünyanın firmalar için müşterileriyle derin ve iyi ilişkiler kurabilmek adına büyük fırsatlar tanıdığını savunuyor. 1998 yılında gerçekleştirdiği bir konuşmada Bezos, müşterilerin satın alma davranışlarını izleyerek onlar hakkında sahip olunan tüm bilgileri tekilleştirme ve böylece memnuniyet ve dolayısıyla sadakat oranlarını artırabilme şansı elde edebilmenin önemini vurguluyor. Amazon’un kurucusunun bu yaklaşımı, kişiselleştirme uygulamaları için çok uzun zaman önceden çalışmalara başladıklarının ipuçlarını veriyor. Gelinen noktada tavsiye motorları ile gelirlerini ciddi oranlarda artırmış olan Amazon, kullanıcılarına kişiselleştirilmiş bir deneyim sunabilmedeki başarısını rahatlıkla ortaya koyabiliyor.
Kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimi, kullanıcıların ihtiyaçlarına en kısa yolan ulaşabilmelerine zemin hazırlarken öte yandan firmaların da pazardaki yerlerini sağlamlaştırabilmelerini sağlıyor. Türkiye’de de çok sayıda firmanın kişiselleştirilmiş e-ticaret alanında başarılı uygulamalarını görebilmek mümkün. Bakalım bu yaklaşım online alışveriş açısından ilerleyen zamanlarda başka ne gibi kapıların açılmasına ön ayak olacak, hep birlikte bekleyip göreceğiz.
-Kutu içinde kullanılacak görüşler-
Kaan Coşkun
euro.message
Satış Direktörü
Pazarlamada kişiselleştirme hususunda son 3 yılda Türkiye’de önemli gelişmeler olmakla birlikte bazı markalar dışında daha yolun başında olduğumuz söylenebilir. Her şeyden önce tüm e-ticaret sitelerinin fark etmesi gereken bir gerçek var: “Her müşteri birbirinden farklıdır!” Pazarlamacılar yeni müşterilerinin, sadık müşterilerinin, pasifleşmiş müşterilerinin ve VIP müşterilerinin kim olduğunu bilmeli ve her müşteri tipine de farklı davranmalıdır. E-ticaretin en büyük avantajı, her davranışın takip edilebilir ve her aksiyonun geri dönüşünün kuruşu kuruşunu ölçülebilir olmasıdır.
Elinizde her türlü veri varken bundan neden faydalanmayasınız ki? Pekala müşterilerinizin web gezinme hareketlerine göre almayı planladığı ürünleri öngörebilir, sayfanız üzerinde belirli alanları o kişiye özel hale getirebilirsiniz. Bununla birlikte bu davranışları sadece web sayfası üzerinden değil; mobil uygulamalarınız, mobil web sayfanız ve perakende markasıysanız fiziksel mağazalarınız üzerinden takip edip tüm bu veriyi birleştirebilirsiniz.
Veri toplamaktan ziyade bu veri ile ne yaptığınız önem arz eder. İster web sayfanız üzerinde, ister e-posta, SMS, push notification gibi pazarlama kanalları üzerinde olsun, kişiselleştirme yaparken kendinize şu 4 soruyu mutlaka sorun: “Kime ulaşmalıyım?”, “Hangi kanaldan ulaşmalıyım?”, “Hangi içerik ile ulaşmalıyım?”, “Ne zaman ulaşmalıyım?”.
E-ticaret sitenizden her hafta sipariş veren ve şimdiye kadar gönderdiğiniz hiçbir e-postayı açmamış bir müşterinize neden düzenli olarak içeriğinde yüzde 30 indirim kampanyası olan bir e-posta göndererek zaten elde edeceğiniz bir ciroyu ek e-posta maliyeti yaratarak riske atasınız ki? Bunun yerine bu e-postayı uzun süredir sipariş vermeyen ama e-postalarınızı okuyan kişilere gönderebilirsiniz. Sonuç olarak elinizde her bilgi zaten var. Bunu kullanın.
Bora Işık
n11.com
1-1 Pazarlama ve İş Birlikleri Direktörü
Twitter: @Bora__ISIK
n11.com’da kişiselleştirilmiş içerikle ilgili çeşitli aktiviteler uyguluyoruz. Bu aktiviteleri üç ana kategori altında yapıyoruz: Müşteri, ziyaretçi üzerinde ve ürün özelinde. Müşterilerimizi yüze yakın farklı segment ile birbirinden ayrıştırıyoruz. Bunu yaparken n11.com’da yaptıkları aramaları, tarayıcı ve satın alma geçmişlerini dikkate alıyoruz. Bu segmentleri çeşitli pazarlama araçlarımız ve segmente özel kampanyalarımızla besliyoruz. Segmentlerin dışında farklı modellemeler de çalışıyoruz ve bu modellere göre ürünlerin kişiler tarafından satın alınma ihtimal rasyolarını buluyoruz.
Müşterilerimizin aldıkları ürünleri, tekrar eden ve etmeyen ürünler olarak ayırıyoruz. Tekrar eden ürünler (bebek bezi gibi) olması durumunda o ürünün tekrar alım frekansında müşterilerimize farklı kanallardan gerekli hatırlatmaları yapıyoruz, almak isteyeceği ürünleri satın almadan önce öneriyoruz. Ayrıca ziyaretçilerimiz ve müşterilerimiz için arka tarafta ayrı bir öneri motoru çalışıyor. Bu öneri motoru anlık olarak ziyaretçi bazında bilgilerle besleniyor; aynı şekilde bizim içeride oluşturduğumuz CRM data’ları da bu öneri motorunu besliyor. Buna göre kullanıcılarımıza o an ilgisini çekebilecek ürünlerimizi gösterebiliyoruz ve kullanıcı kendisine özel, kişiselleştirilmiş bir n11.com sayfası ve ürünleriyle karşılaşmış oluyor.
Kişiselleştirmeye büyük bir önem veriyoruz ve her gün kullanıcılarımızla ilgili daha çok bilgi toplayıp, daha çok veriyi işlemeye ve onları daha çok anlamaya çalışıyoruz. Platformumuza gelen kullanıcıların daha hızlı, daha kolay alışveriş yapmasını bu şekilde sağlayabileceğimizi biliyoruz.
Mine Albayrak
GittiGidiyor
CRM Müdürü
mkohen@ebay.com
Müşteri ile etkileşimi artırmak, kullanıcının ihtiyacına yönelik aksiyonlar alarak kişiselleştirilmiş hizmet ve ürünler sunmak, marka bağlılığı yaratıp tercih nedeni olma açısından çok önemli. Aralık 2016 itibarıyla ayda 60 milyon ziyaret alan GittiGidiyor’da* kullanıcılarımızın ziyaret, alışveriş, müşteri hizmetlerimiz ile olan etkileşimleri gibi bilgilerini analiz ederek farklı boyutlarda davranışsal müşteri segmentlerimizi oluşturuyoruz. Bu da bize mümkün olduğunca özelleştirilmiş iletişim ve hedeflemelerle etkileşim sağlama fırsatı yaratıyor.
17 milyon kayıtlı üyesi ve ayda 20 milyon tekil ziyaretçisi olan GittiGidiyor’da* etkileşim kalitemizi kullanıcılarımızın özellikle ilgilenebilecekleri iletişimler yaparak yükseltiyoruz. Buna örnek olarak şunu verebiliriz: Elektronik kategorisine yönelik bir indirim kampanyasını daha önce hiç elektronik kategorisini ziyaret etmemiş, kampanya duyarlılığı düşük olan bir kullanıcıya birebir iletişim kanallarımızdan duyurmak yerine elektroniğe ilgi duyan kullanıcılara iletiyoruz. Cep telefonu alan bir kişiye satın aldığı cep telefonuna ilişkin yan ürünleri içeren (kulaklık, şarj vs.) özel bir iletişim yapıyoruz. Benzer şekilde müşterilerimizin yaşam döngüsünde bulundukları aşamaya göre çeşitli ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Bunları tespit ederek gerekli aksiyonlar alıyoruz.
GittiGidiyor’a yeni üye olan bir kullanıcı, platformu çok fazla tanımıyor olabilir. Bu nedenle üye olduğu ilk ay onu bilgilendirmek için Sıfır Risk Sitemi’ni (SRS) anlatan, aradığı ürünleri nasıl rahatça bulabileceği veya satabileceği ile ilgili bilgi veren içeriklerin olduğu e-mailleri iletiyoruz.
*GittiGidiyor, Qlikview & Omniture Sitecatalyst verileri
Şule Kuban Arditti
Morhipo
Genel Müdür
Günümüzde müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş hizmet ve ürünler sunmak her sektör için olduğu gibi e-ticaret sektörü için de büyük bir öneme sahip. Morhipo.com olarak biz de bu yönde çalışmalar yapıyoruz. Tavsiye sistemimiz sayesinde Morhipo.com’u ziyaret eden müşterilerimize binlerce ürün arasından ihtiyaç duydukları ürünleri sunabiliyoruz. Ziyaretçilerimiz aradıkları ürünlere kolayca erişebiliyor ve bu ürünlere ulaşma süreleri kısalıyor. Daha önce satın aldıkları ürünlere alternatif olacak veya bu ürünle beraber ihtiyaç duyacakları ürünleri kendilerine önerebiliyoruz. İlgilerini çekecek kategorilere ve markalara yönlendirmeler yapıyoruz.
İhtiyaçlarına hızlıca ulaşabilen müşterilerimiz, ziyaretlerini sipariş vererek sonlandırıyor. Bu da hem müşterilerimizin siteden memnun ayrılmasını sağlayarak müşteri mutluluğunu ve bağlılığını arttırıyor hem de dönüşüm oranlarımızı yükseltiyor. Ayrıca bu sistemimiz e-posta sistemlerimizle ve blog sayfamızla da entegre durumda. E-posta sistemimizle beraber üyelerimize e-posta iletişiminde tavsiyelerde bulunuyoruz, müşterilerimizin incelediklerine veya daha önce satın aldıklarına benzer ürünler öneriyoruz. MorhipoMag blog sayfamızı da benzer bir CRM altyapısı ile kurguladık. Blog üzerinden ziyaretçilerimizin okudukları içeriklerle ilgili ürün tavsiyeleri sunuyoruz.
Kıvanç Ünal
Trendyol
Pazarlama Direktörü
kivanc.unal@trendyol.com
E-ticaret sektöründe müşteriyi daha iyi anlamak ve müşteri deneyimini en iyi seviyeye getirmek için tüm verileri detaylı inceleyip yorumlamak çok önemli. Kişiselleştirme tam olarak bu noktada başlıyor; müşterilerin her davranışı bize ne istediğini, nelere ilgisi olduğunu gösteriyor.
Hem Trendyol web sitesi/mobil uygulaması üzerindeki gösterimlerimizde hem de farklı mecralarda yaptığımız reklamlarda müşterilere kişiselleştirilmiş ve tamamen onların ilgisine yönelik içerikler göstermenin pozitif etkisini görüyoruz.
Elimizdeki veri müşterinin herhangi bir kategoriye veya kampanyaya daha fazla ilgisi olduğunu gösteriyorsa, o müşterilere hem reklamlarımızda hem de siteye geldiklerinde ilgili olduğu ürün ve fırsatları gösteriyor, reklam maliyetlerini azaltıp dönüşüm oranlarını artırıyoruz. Müşterilerimize site içi ve site dışında özel bir deneyim yaratıyoruz.
Dilan Birinci
IKEA Türkiye
E-ticaret ve Alternatif Satış Kanalları Ticari Direktörü
Dijitalleşme artık günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası ve dijitalleşen dünyanın oluşturduğu kanallardan birisi de e-ticaret… Müşteriler artık hem internetten pratik ve hızlı alışveriş yapmak hem de mağazaları ziyaret ederek markayla bağ kurmak istiyorlar.
IKEA Türkiye olarak biz de yalnızca mağazalarımızın olduğu iller değil, aynı zamanda mağazalarımızın bulunmadığı illerde yaşayan müşterilerimize ulaşmamızı sağlayan e-ticaret kanalımızı çok önemsiyoruz. Sanal mağazamızı müşterilerimizin IKEA ile etkileşim içinde olduğu bir kaynak olarak da konumlandırıyoruz.
Gittikçe dijitalleşen dünyamızda mobil de her geçen gün büyüyor. Türkiye’de akıllı cep telefonu sahipliği son yıllarda çok hızlı bir şekilde arttı ve bugün her 3 kişiden birinde akıllı telefon var. Tüm bu gelişmeler sonucunda mobil uygulamaların bugün oldukça popüler ve vazgeçilmezlerimiz arasında yerini çoktan aldığını belirtebiliriz.
IKEA olarak biz de mobil uygulamamızı geçtiğimiz sene müşterilerimizin hizmetine sunduk. Sadece birkaç dokunuşla dilediğiniz yerden dilediğiniz zaman alışveriş imkanı sunan uygulamamız ile mağazaya gelmeden önce alışverişinizi planlayabilir veya internet mağazamızdan rahatça alışveriş yapabilirsiniz. Gelişmiş filtreleme seçenekleri, alışverişinizi çok daha kolay hale getiriyor. Mağaza alışverişinizi planlarken ürünlerin stok durumlarını kontrol edebiliyor, stokta olmayan ürünler stoğa geldiğinde haberdar olabiliyorsunuz. Ürünleriniz için nakliye ve montaj tutarlarını da yine rahatlıkla hesaplayabiliyorsunuz. Ekim 2016’da hizmete sunduğumuz mobil uygulamamıza ilgiden oldukça memnun olduğumuzu söyleyebilirim.
Diğer e-ticaret makale yazılarını okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Mart sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.