Döviz kurunda meydana gelen artış veya azalışların bilanço ve gelir tablosuna etkisi
Bu yazımda son zamanlarda ülkemizde yaşanan anormal döviz kuru hareketlerinin bilanço ve gelir tabloları üzerindeki etkilerini ele almak istedim.
Kur artışı ve azalışının bilanço ve gelir tablosu üzerindeki etkileri şirketin döviz olarak borçlu veya alacaklı pozisyonuna, bankada bulunan döviz miktarına ve kredi borçlarına göre değişiklik göstermektedir. Döviz kurlarındaki artış aktif ve pasif bilanço kalemlerinde farklı etki göstermektedir.
Döviz kurlarındaki artış aktif ve pasif bilanço kalemlerinde farklı etki göstermektedir
Eğer şirket banka, ticari alacak, verilen sipariş avansı, verilen depozito ve teminat gibi aktif kalemlerde döviz tutarlı bakiyeler taşıyor ise kurun yükselmesi gelirini artıracaktır. Kurun düşmesi ise zararını artıracaktır. Aktif yapılanmamızın bu şekilde olması gelir yaratırken bunun vergisel etkisinden kurtulabilmek, ancak pasif tarafta yer alan kredi, ticari borç, alınan sipariş avansı, alınan depozito ve teminat gibi hesaplarda dengeli döviz bakiye taşınması ile mümkündür. Pasif tarafta ise kur yükselirse kur farkı zararı, kur düşerse kar yazılmasını sağlayacaktır. Her zaman bu cari oranın bire bir eşit olmadığını düşünürsek ortaya aşırı bir kur farkından kaynaklanan kar veya zarar çıkmaktadır.
Son zamanlarda özellikle e-ticaret yatırımlarında karşılaştığımız şekli ile emisyon primli sermaye artışı oldukça sık kullanılmakta
Her zaman tartışma konusu olan yatırım aşamasında ülkemize gelmiş, henüz yapılanmasına devam eden ve hiç satış faturası kesmemiş olan yatırımcı, bu noktada çok zarar görmekte veya hevesi kaçmaktadır. Getirmiş olduğu sermaye tutarının büyük bir kısmı döviz olarak bankada beklerken kur yükselişi ile birlikte kar yazılmakta ve sene sonuna kadar düşmemesi veya normale dönmemesi halinde de kurumlar vergisi beyanında yüzde 20 oranında vergilendirilmektedir.
Önlem alabilmek için iyi bir nakit akış çıkarılması, döviz tutma ihtiyacının tespiti, dönen varlıklar ile kısa vadeli borçların döviz tutar dengesi üzerinde çalışılması önemli
Yabancı yatırımcı veya sermayesini yabancı para üzerinden alan yatırımcının başka vergisel zorlukları da bulunmaktadır. Sermaye rakamları içerisine dahil olan tutarlar bilindiği üzere kur farkı değerlemesine dahil edilmemektedir. Son zamanlarda özellikle de e-ticaret yatırımlarında karşılaştığımız şekli ile emisyon primli sermaye artışı oldukça sık kullanılmaktadır. Gelen döviz rakamları banka hesabına girdikten sonra ticaret sicil işlemleri için kur sabitlenmekte ve bankadan yazı alınmaktadır. Bu yazı ile de olağan veya olağanüstü genel kurulda sermaye artırımı yapılmaktadır. Buraya kadar her şey normal olup bundan sonra kurların aşırı artması demek, değerlenemeyen bir pasif kaynak nedeniyle zarar yazamamak, ama tam tersine değerlenebilen banka bakiyesi ile aşırı bir kur farkı karı yazmak söz konusu olacaktır. Bu durum çeyrek bazında geçici vergi beyanı veren sistemimizde erken vakitte kısıtlı sermayenin bir kısmını vergi olarak ödemek anlamına gelmektedir. Sene sonu itibarıyla pozisyon bozulmaz ise nakit kaybı yaşanacaktır. 2017 yılı bugünlerde yaşadığımız gibi kurun düşüş trendi ise belli bir zarar birikmesine sebep olup beş yıl indirim hakkı tanısa da yeni yatırımlar açısından daha önemli olan nakit gücünün zayıflaması sonucunu doğuracaktır.
Bu durum ile alakalı önlem alabilmek için iyi bir nakit akış çıkarılması, döviz tutma ihtiyacının tespiti, dönen varlıklar ile kısa vadeli borçların döviz tutar dengesi üzerinde çalışılması önemli hale gelmektedir. Bu bilgilerin muhasebe sisteminde gerçek yerlerinde takip edilmesi ise verilerin doğru analiz edilmesini sağlayacağından sonuç itibarıyla katma değer sağlayacaktır.
Diğer e-ticaret köşe yazılarını okumak için tıklayın.
E-ticaret Çağı Mart sayısını ücretsiz okumak için tıklayın.