Verin mi var, derdin var!

“Veri tabanındaki bilgiler çoğalıyor, ama aksiyon alma hızı da o derece yavaşlıyor.”
Uzun yıllar birçok firmaya müşteri verilerinin öneminden bahsederken “gün gelecek birçok marka bu veriler üzerinden pazarlama yapacak” derdik. Bunları anlatırken birçok pazarlama yöneticisi olayın önemini kavrayamadığından bizi hayalperest buluyor, belki de toplantı sonrası yapacağı işleri düşünmeye başlıyordu. Ama beklenen gün geldi çattı, hatta öyle bir geldi ki verilerin öneminden bahseden bizler bile işlerin bu kadar hızlı gelişeceğini düşünmedik. Artık her kanaldan veriler gelmeye, bir yerlerde toparlanmaya, tekil hale getirilmeye ve firmalar tarafından da kullanılmaya çalışılıyor. Çalışılıyor diyorum, çünkü bunların hala profesyonel bir şekilde kullanıldığını düşünmüyorum. Veri tabanındaki bilgiler çoğalıyor, ama aksiyon alma hızı da o derece yavaşlıyor. Eminim birazdan paylaşacağım örnekler sayesinde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Diyelim ki bir arama motoruna reklam verdiniz, bir kişi arama yaparken karşısına çıkan onlarca firma arasından sizin markanızı seçti, link’inize tıkladı, sayfanıza geldi, biraz zaman geçirdi ve e-bülten abonelik formunu doldurdu. Sizce de çok değerli bir veri değil mi? Peki markalar ne yapıyor? Bazılarını bir kenara koyarsak, hiçbir şey yapmıyor. Halbuki bir hoş geldin e-postası gönderilse ilgili kişiye, markayla alakalı 2-3 cümlelik bir tanıtım yazısı konsa, kişiyi alışverişe yönlendirmek için son kullanma tarihi olan bir indirim kuponu koysa eminim geri dönüşü yüksek bir kampanya olurdu. Bunu yapan firmalar var, ama bu kampanyalarda genelde indirim kuponu paylaşılmıyor; çünkü daha ilk kez alışveriş yapacak kişinin karlı bir müşteri olmadığı düşünülüyor. Halbuki bu kişi firma ile bir deneyim yaşasa ve memnun kalsa müşteri yaşam döngüsüne dahil olacak ve ilerleyen günlerde belki ikinci, belki de üçüncü alışverişini yapacak ve uzun vadede karlı bir müşteri olacak. Kısacası alışveriş yapma potansiyeli yüksek bir müşteri adayı kendiliğinden firmaya geliyor, ama bu fırsat iyi kullanmayınca satış imkanı kaçırılıyor.
Murat Erdör’ün köşe yazısının tamamını okumak için tıklayın